Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, akıllı
telefonların ortaya çıkması ile yurt dışından getirilen cep
telefonlarında artış yaşandığını belirterek, “Cep telefonlarının
kaydettirilmesi hususunda yaşanan beklemenin önüne geçmek için telefon
kayıtlarının internet ortamında yapılabilmesinin önünü açtık. Yarından
itibaren vatandaşlarımız kayıt işlemlerini, abone kayıt merkezlerine
gitmeden yapabilecekler” dedi.
Bakan Yıldırım, yaptığı
açıklamada, yeni nesil akıllı telefonların ortaya çıkması sonrasında
yurt dışından gelen giden yolcuların beraberinde getirdiği cep telefonu
sayısının artmaya başladığını söyledi.
Bu kapsamda kayıp-kaçağın
önüne geçmek için ilk etapta kayıt zorunluluğu getirdiklerini anımsatan
Yıldırım, “IMEI numaralarının tespiti sayesinde kayıp-kaçağın önüne
geçtik. Ayrıca bireysel yolla getirilen cep telefonlarının Mobil Cihaz
Kayıt Sistemi'ne kaydı için 100 lira harç bedeli de belirledik. Böylece
haksız kazanç sağlamanın da önüne geçmiş olduk” diye konuştu.
“Kayıt artık daha kolay”
Bakan
Yıldırım, Mobil Cihaz Kayıt Sistemi'ne kayıtların GSM operatörlerine
bağlı abone kayıt merkezlerine verilen bilgi ve belgeler ile yapıldığını
hatırlatarak, şunları söyledi: “Ancak bu kayıt işlemlerinin daha hızlı
ve kolay hale getirilmesi gerekiyordu. Hem yaşanan beklemenin önüne
geçmek hem de telefon kayıtlarının daha kolay kaydettirilmesi için
kayıtların internet ortamında yapılabilmesinin önünü açtık. Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) yaptığı çalışma sonucu
yarından itibaren vatandaşlarımız kayıt işlemlerini, abone kayıt
merkezlerine gitmeden yapabilecekler.
Yurt dışından telefon getirenlerin, öncelikle 100 liralık harç bedelini vergi dairelerine ya da Maliye Bakanlığı
tarafından belirlenen bankalara yatırmaları gerekiyor. Harçların
yatırılmasının ardından e-Devlet Kapısı üzerinden BTK'nın internet
sitesine girilerek 'IMEI Kayıt Başvurusu' yapılacak. Talep edilen
bilgilerin sisteme girilmesi ile kayıt işlemi tamamlanacak. Maliye
Bakanlığı ile yapılan entegrasyon çalışması kapsamında anlık olarak
kişinin ücret yatırdığına dair bilgi, sistem üzerinden doğrulanacak. BTK
Mobil Cihaz Kayıt Sistemi üzerinden kişinin iki yıl içinde başka bir
cihaz kaydı yaptırıp yaptırmadığı, yurt dışından geliş tarihinden
itibaren olan bir aylık sürenin geçip geçmediği, vatandaşın girmiş
olduğu IMEI numarasının hatalı olup olmadığına ilişkin kontroller
yapılacak. Son aşama olarak Emniyet Genel Müdürlüğü sistemleri üzerinden
pasaport kontrolü yapılarak IMEI kayıt işlemi tamamlanacak.”
İşte Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısı:
Para’doks
Milli futbolculara yenilmesinler diye 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı...
Halbuki, bu iş parayla olsaydı, Suudi Arabistan’ın devamlı dünya
kupasını kazanması gerekirdi. Çünkü, para’yla olmuyor, ruh’la oluyor. Ve
zannettiğiniz gibi ayak’la da oynanmıyor aslında, yürek’le oynanıyor.
İsmail Temiz.
Bordo bereliydi.
Bingöl’de mayına bastı.
Sol bacağı dizden gitti.
Ali Budak.
Şırnak’ta mayına bastı.
Sağ bacağı dizden gitti.
Nurettin Balkaya.
Şırnak’ta mayına bastı.
Sol bacağı yok.
Mehmet Mutlu Kalak.
O da gazi.
Fatih Karakuş, yüksek gerilim hattına dokundu, sol kolu yok. Selim
Karadağ, doğuştan sağ kolu yok. Furkan Arslan, kıyma makinesine
kaptırdı, sağ dirsekten itibaren yok. Rahmi Özcan, sağ bacağı doğuştan
30 santim kısaydı, 12 defa ameliyat oldu, neticede dizden kestiler.
Barış Telli, henüz dört yaşındayken trafik kazası, sağ bacağı gitti.
Fatih Şentürk, motosiklet merakı, sol bacağı gitti. Şeyhmus Erdinç,
Feyyaz Gözaçık, Serkan Dereli, doğuştan birer bacakları yok.
Osman Çakmak...
Kara kış, sabahın beş’i, Besta Vadisi’ni yoğun sis kaplamıştı, göz
gözü görmüyordu, üstüne bardaktan boşanırcasına sağanak başladı, termal
kameralar çalışmıyordu, mayına bastı, sol bacağı diz altından koptu,
Şırnak, Diyarbakır, oradan Gata’ya götürdüler, ameliyat üstüne ameliyat,
10 sene kardeşim, 10 sene sürdü tedavisi... Bi gün, dönemin Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıt geldi rehabilitasyon merkezine, gazilerle
sohbet ediyordu. Osman öne çıkıp, komutanım ben iyileştim, gene bölgeye
gitmek istiyorum deyince, ilk kez orada duydu... “Vatana hizmet, illa
vuruşarak olmaz, vatana hizmete devam etmek istiyorsan, futbol oyna
oğlum, ay yıldızlı formayı o şekilde taşı” dedi komutan.
Evet, Türkiye’nin Ampute Milli Futbol Takımı bu...
Ve, Dünya Kupası’nda üçüncü oldular!
Hem de ne zaman oldular biliyor musunuz? Üç gün önce... “Eli ayağı
tutanlar”ın Romanya’yla Macaristan’a yenildikleri, geçen hafta sonunda
oldular. Rusya’da düzenlendi 2012 Ampute Dünya Kupası... Ampute futbolda
seri başı kabul edilen, İngiltere, Japonya, Gana, Ukrayna, Polonya gibi
12 ülke katıldı. Yarı finalde Rusya’ya yenildik, üçüncülük maçında
Arjantin’i devirdik.
Macaristan rezaletinden bir gece önce, pazartesi akşamı, Atatürk
Havalimanı’na indiler. Sanıyorlardı ki, yabancı futbolcuları karşılayıp
omuzlara almak için yarışan vatandaşlarımız orada olacak, çiçekler
verilecek, Türkiye sizinle gurur duyuyor diye tezahürat yapılacak,
alkışlanacak. Kimse yoktu... Ne Futbol Federasyonu, ne Bedensel
Engelliler Federasyonu, ne bir siyasi parti temsilcisi, ne de
vatandaş... Hiç kimse yoktu. Allah’tan hostesler filan çırpındı, o
sırada seyahat için uçak bekleyen Müslüm Gürses’i yakalayıp getirdiler,
Müslüm Baba memleket adına hepsini tek tek tebrik etti, hatıra fotoğrafı
çektirdi.
Sordum, Başbakan veya Spor Bakanı telefon etti mi diye, yok... Şeytan
diyor, Alex’e tivit at, bu çocuklar göğsümüzü kabarttı diye, adım gibi
eminim, hiç olmazsa Alex telefon ederdi.
Milli futbolculara 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı. Ampute
milli takımına, dünya kupası’na gitmeden önce kamp için 250’şer lira
harcırah vereceklerdi güya... O bile hesaplarına yatmadı hâlâ!