31 Ekim 2012 Çarşamba

Yurtdışından telefon getirenler Dikkat!!!

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, akıllı telefonların ortaya çıkması ile yurt dışından getirilen cep telefonlarında artış yaşandığını belirterek, “Cep telefonlarının kaydettirilmesi hususunda yaşanan beklemenin önüne geçmek için telefon kayıtlarının internet ortamında yapılabilmesinin önünü açtık. Yarından itibaren vatandaşlarımız kayıt işlemlerini, abone kayıt merkezlerine gitmeden yapabilecekler” dedi.

Bakan Yıldırım, yaptığı açıklamada, yeni nesil akıllı telefonların ortaya çıkması sonrasında yurt dışından gelen giden yolcuların beraberinde getirdiği cep telefonu sayısının artmaya başladığını söyledi.

Bu kapsamda kayıp-kaçağın önüne geçmek için ilk etapta kayıt zorunluluğu getirdiklerini anımsatan Yıldırım, “IMEI numaralarının tespiti sayesinde kayıp-kaçağın önüne geçtik. Ayrıca bireysel yolla getirilen cep telefonlarının Mobil Cihaz Kayıt Sistemi'ne kaydı için 100 lira harç bedeli de belirledik. Böylece haksız kazanç sağlamanın da önüne geçmiş olduk” diye konuştu.

“Kayıt artık daha kolay”
Bakan Yıldırım, Mobil Cihaz Kayıt Sistemi'ne kayıtların GSM operatörlerine bağlı abone kayıt merkezlerine verilen bilgi ve belgeler ile yapıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Ancak bu kayıt işlemlerinin daha hızlı ve kolay hale getirilmesi gerekiyordu. Hem yaşanan beklemenin önüne geçmek hem de telefon kayıtlarının daha kolay kaydettirilmesi için kayıtların internet ortamında yapılabilmesinin önünü açtık. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) yaptığı çalışma sonucu yarından itibaren vatandaşlarımız kayıt işlemlerini, abone kayıt merkezlerine gitmeden yapabilecekler.

Yurt dışından telefon getirenlerin, öncelikle 100 liralık harç bedelini vergi dairelerine ya da Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen bankalara yatırmaları gerekiyor. Harçların yatırılmasının ardından e-Devlet Kapısı üzerinden BTK'nın internet sitesine girilerek 'IMEI Kayıt Başvurusu' yapılacak. Talep edilen bilgilerin sisteme girilmesi ile kayıt işlemi tamamlanacak. Maliye Bakanlığı ile yapılan entegrasyon çalışması kapsamında anlık olarak kişinin ücret yatırdığına dair bilgi, sistem üzerinden doğrulanacak. BTK Mobil Cihaz Kayıt Sistemi üzerinden kişinin iki yıl içinde başka bir cihaz kaydı yaptırıp yaptırmadığı, yurt dışından geliş tarihinden itibaren olan bir aylık sürenin geçip geçmediği, vatandaşın girmiş olduğu IMEI numarasının hatalı olup olmadığına ilişkin kontroller yapılacak. Son aşama olarak Emniyet Genel Müdürlüğü sistemleri üzerinden pasaport kontrolü yapılarak IMEI kayıt işlemi tamamlanacak.”

30 Ekim 2012 Salı

Yılmaz Özdil'in 29 Ekim yazısı

Hürriyet Gazetesi Yılmaz Özdil'in bir cümlelik 29 Ekim yazısı sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı.
Yılmaz Özdil, bugünkü yazısıyla twitter ve Facebook'ta paylaşım rekoruna koşuyor. Özdil, Hürriyet gazetesinde yayınlanan '29 Ekim 2012' başlıklı 40 karakterli bir cümlelik yazısında şöyle dedi:

"İstediğin kadar tazyikli su sık...
Korkma sönmez!"

29 Ekim 2012 Pazartesi

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi




                                                                                      Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
                                                                                        
                                                                                                                                Mustafa Kemal Atatürk
                                                                                                                                                                                       20 Ekim 1927

19 Ekim 2012 Cuma

Iyi geceler Sevgilim

Gözlerin kapandı dimi geceye? Şimdi başlarsın sabaha hatırlamıyacağın bir rüya görmeye. O öpmeye kıyamadığım yanaklarını biraz yastığına gömmüş birazda desteklemişsindir o pamuk ellerinle. Hele ki o dudakların nasılda büzülmüştür dahada pembeleşmiştir şimdi. Yatağın sol köşesine geçip sağ tarafına yatmışsındır. Yorgana sarılıp yine ayaklarını açıkta bırakmışsındır. Hiç denemezsin yorganın altına almayı, zaten sen televizyon izlerkende battaniye altına değil benim bacaklarımın altına sokuştururdun o minik ayaklarını. İçerden tıkırtılar geliyor sevgilim. Galiba yine huzursuz şeyler görüyorsun geliyorum sağ yanına, ayaklarını bacaklarımın arasına almaya. Geliyorum her zamanki gibi göğsüme yatırmaya.

Can Yücel'in Kaleminden...

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek… Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden. Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız…
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı *her şeyde.*

18 Ekim 2012 Perşembe

Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısı(mutlaka okunması gereken bir yazı)

Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Romanya ve Macaristan maçlarında sahadan mağlup ayrılan A Milli Futbol Takımı'nı bakın nasıl eleştirdi.
İşte Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısı:
  
Para’doks
Milli futbolculara yenilmesinler diye 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı...
 Halbuki, bu iş parayla olsaydı, Suudi Arabistan’ın devamlı dünya kupasını kazanması gerekirdi. Çünkü, para’yla olmuyor, ruh’la oluyor. Ve zannettiğiniz gibi ayak’la da oynanmıyor aslında, yürek’le oynanıyor.

 İsmail Temiz.
 Bordo bereliydi.
 Bingöl’de mayına bastı.
 Sol bacağı dizden gitti.

 Ali Budak.
 Şırnak’ta mayına bastı.
 Sağ bacağı dizden gitti.

 Nurettin Balkaya.
 Şırnak’ta mayına bastı.
 Sol bacağı yok.

 Mehmet Mutlu Kalak.
 O da gazi.

 Fatih Karakuş, yüksek gerilim hattına dokundu, sol kolu yok. Selim Karadağ, doğuştan sağ kolu yok. Furkan Arslan, kıyma makinesine kaptırdı, sağ dirsekten itibaren yok. Rahmi Özcan, sağ bacağı doğuştan 30 santim kısaydı, 12 defa ameliyat oldu, neticede dizden kestiler. Barış Telli, henüz dört yaşındayken trafik kazası, sağ bacağı gitti. Fatih Şentürk, motosiklet merakı, sol bacağı gitti. Şeyhmus Erdinç, Feyyaz Gözaçık, Serkan Dereli, doğuştan birer bacakları yok.

Osman Çakmak...
 Kara kış, sabahın beş’i, Besta Vadisi’ni yoğun sis kaplamıştı, göz gözü görmüyordu, üstüne bardaktan boşanırcasına sağanak başladı, termal kameralar çalışmıyordu, mayına bastı, sol bacağı diz altından koptu, Şırnak, Diyarbakır, oradan Gata’ya götürdüler, ameliyat üstüne ameliyat, 10 sene kardeşim, 10 sene sürdü tedavisi... Bi gün, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt geldi rehabilitasyon merkezine, gazilerle sohbet ediyordu. Osman öne çıkıp, komutanım ben iyileştim, gene bölgeye gitmek istiyorum deyince, ilk kez orada duydu... “Vatana hizmet, illa vuruşarak olmaz, vatana hizmete devam etmek istiyorsan, futbol oyna oğlum, ay yıldızlı formayı o şekilde taşı” dedi komutan.

Evet, Türkiye’nin Ampute Milli Futbol Takımı bu...

Ve, Dünya Kupası’nda üçüncü oldular!
 Hem de ne zaman oldular biliyor musunuz? Üç gün önce... “Eli ayağı tutanlar”ın Romanya’yla Macaristan’a yenildikleri, geçen hafta sonunda oldular. Rusya’da düzenlendi 2012 Ampute Dünya Kupası... Ampute futbolda seri başı kabul edilen, İngiltere, Japonya, Gana, Ukrayna, Polonya gibi 12 ülke katıldı. Yarı finalde Rusya’ya yenildik, üçüncülük maçında Arjantin’i devirdik.

Macaristan rezaletinden bir gece önce, pazartesi akşamı, Atatürk Havalimanı’na indiler. Sanıyorlardı ki, yabancı futbolcuları karşılayıp omuzlara almak için yarışan vatandaşlarımız orada olacak, çiçekler verilecek, Türkiye sizinle gurur duyuyor diye tezahürat yapılacak, alkışlanacak. Kimse yoktu... Ne Futbol Federasyonu, ne Bedensel Engelliler Federasyonu, ne bir siyasi parti temsilcisi, ne de vatandaş... Hiç kimse yoktu. Allah’tan hostesler filan çırpındı, o sırada seyahat için uçak bekleyen Müslüm Gürses’i yakalayıp getirdiler, Müslüm Baba memleket adına hepsini tek tek tebrik etti, hatıra fotoğrafı çektirdi.

Sordum, Başbakan veya Spor Bakanı telefon etti mi diye, yok... Şeytan diyor, Alex’e tivit at, bu çocuklar göğsümüzü kabarttı diye, adım gibi eminim, hiç olmazsa Alex telefon ederdi.

Milli futbolculara 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı. Ampute milli takımına, dünya kupası’na gitmeden önce kamp için 250’şer lira harcırah vereceklerdi güya... O bile hesaplarına yatmadı hâlâ!

Nevşehirli Mucit 3 yılda TDE'den Bims ürünlerin için 10 adet almayı başardı.

Nevşehirli emekli memur Hakkı Kaya, hayatı kolaylaştırma amaçlı olarak tamamen doğal bir ürün olan Bimsten tasarladığı ürünler için son 3 yıllık süreçte Türk Patent Enstitüsünden 10 patent almayı başardı. 

Isı ve ses yalıtımı, dayanıklılığı ve depreme dayanıklılığı bilimsel çalışmalarla da ortaya konulan ponza madeninin ürünü olan bimsten mezar iç donatımı, mezar lahiti, arı kovanı, şömine, kablo hücresi, yer üstü ve yer altı yapı blokları gibi toplam 10 patentin sahibi olan Kaya, hayatı kolaylaştırma adına tasarladığı ürünlerin, oldukça da ekonomik olduğunu belirtiyor.

Nevşehir Endüstri Meslek Lisesi mezunu olan 49 yaşındaki Hakkı Kaya, Nevşehir'in merkez ilçeye bağlı Göre beldesi belediyesinden memur olarak emekli olduktan sonra, daha küçük yaşlardan itibaren ortaya koyduğu bims ürünlerine ilişkin tasarım çalışmalarını hızlandırdı.
3 yıl içerisinde Türk Patent Enstitüsü'ne bimsten yaptığı ürünlere ilişkin tasarımlarla başvuruda bulunduğunu dile getiren Kaya, ısı ve ses yalıtımı, dayanıklılığı ve depreme dayanıklılığı laboratuar araştırmaları ile bilimsel olarak ortaya konulan ve günümüzde inşaat sektörünün vazgeçilmezi bims ürünlerinin daha da yaygın şekilde kullanılabileceğini tasarımları ile kanıtladığını söyledi.

Doğal bir ürün olması nedeniyle de oldukça ekonomik bir çerçevede bulunan bimsten mezar iç donatımı, mezar lahiti, arı kovanı, şömine, kablo hücresi, yer üstü ve yer altı yapı blokları üretmeyi başardığını belirten Kaya, "Özellikle büyük şehirlerde temel bir sorun oluşturan mezarlık alan sorununa da köklü çözüm bulabilme adına çift katlı ve hatta 3 katkı bims mezarı yapabiliyoruz. Yapı sektöründe iç içe geçmeli blok yardımı ile konutlarda artık sıva sıkıntısı da kalmayacak. 
Diğer yanda PTT, Telekom, doğalgaz, elektrik, kanalizasyon ve içme su şebekelerinin yer üzerinde oluşabilecek en küçük bir ağırlık oluşması ile yer yer kesinti uygulanması da yine tasarladığım bims ürünü ile kesinlikle yaşanmıyor. Yer altına aldığımız bims ürünü oldukça sağlam olduğu gibi kırılma yaşanmıyor, bu da gerek maliyetlerin daha da aşağı çekilmesi ve daha uzun ömürlü olması için önemli bir etken oluşturuyor." diye konuştu. 
 DHA

11 Ekim 2012 Perşembe

Zararsız Atıştırmalıklar!!!

Unutmamanız gereken en önemli şey: 
Zararsız atıştırmalıklar da fazla yenilirse zararlı olur. Her şeyi yeteri miktarda tüketmelisiniz. Bunlar adı üstünde atıştırmalık, ana öğünleriniz değil!!!

 Kuru kayısı: Her zaman yanınızda taşıyıp, istediğiniz her ortamda çekinmeden yiyebileceğiniz yiyeceklerden biri de kuru kayısıdır. Günde 6 adet kayısı yemek hem sindirim ve boşaltım sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur hem de tokluk hissi verir.

Yaban mersini: Son dönemlerin popüler yiyeceği yaban mersini hem düşük kalorili hem de sağlıklıdır. Çantanızda taşıyabileceğiniz yaban mersini yemek krizleri için ideal bir atıştırmalıktır.

Muz: Çantanızda kolaylıkla taşıyabileceğiniz bir meyve. İçeriğindeki potasyum sayesinde canlılık ve enerji verici özelliğe sahiptir. Bir adet muz 100 kalori değerindedir.

Çikolata: Sınırını iyi ayarladığınızda kendinizi mutlu ve tok hissetmenizi sağlayacak muhteşem bir atıştırmalıktır. Günde 5 adet küçük parça çikolatadan fazla yememeye dikkat edin.

Yoğurt: Hem ofis hem de dışarıda rahatlıkla bulabileceğiniz yiyeceklerden biri de yoğurttur. İçerdiği kalsiyum minerali sayesinde iskelet sisteminizin güçlenmesini sağlarken, tokluk hissi yaratır.

Kraker: Ofis çekmecenizde ve çantanızda bulundurabileceğiniz yağsız krakerler açlık krizinizi atlatmak için ideal bir seçimdir. Hafif tuzlu krakerler; kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.