21 Mart 2013 Perşembe

Ben acaba Bombay mıyım?

A, B, AB ve 0 gibi bilinen kan gruplarının haricinde, A,B,O kan grubu sistemi içinde mutasyon sonucu ortaya çıkan 'Bombay' adı verilen farklı bir grubun da olduğu ve bu kanın 250 bin kişide bir görüldüğü bildirildi.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kan Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Birol Güvenç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kişilerde kan gruplarının belirlenmesinde H antijeninin öncül nitelik taşıdığını belirtti.

H antijeniyle bağlantılı olarak A, B, AB ve 0 gruplarının meydana geldiğini anlatan Güvenç, H antijeninin çok nadir de olsa mutasyona uğraması durumunda 'Bombay' adı verilen bir kan grubunun ortaya çıktığını ve bu kan grubunun halk arasında pek bilinmediğini söyledi.

Güvenç, 'Bombay' kan grubu taşıyan bir kişinin yapılan rutin tetkiklerinde kanın 0 gibi gözüktüğünü anlatarak, 'Bombay'ın sadece ileri araştırmalar sonucu anlaşıldığını ifade etti.

Kan grubu 0 olan herkesin hemen 'Ben acaba Bombay mıyım?' şeklinde şüpheye kapılmaması gerektiğinin altını çizen Güvenç, şöyle konuştu:

'Kan grubu 0 olan herkes Bombay değildir. Çok nadir karşılaşılan Bombay'ın 250 bin kişi de bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Beklenenden farklı bir kan grubuyla olan doğumda Bombay olabilir şüphesiyle yaklaşılabilir. Yani, çiftlerin her ikisinin kanı 0 grubu olduğu durumda, çocuğun kan grubunun A veya B olması pek beklenmez, ancak bu tarz bir durumda çiftlerden herhangi birisinin Bombay olabileceği ihtimali üzerinde durulabilir.'

Prof. Dr. Birol Güvenç, Bombay kan grubuna sahip olmanın sağlık yönünden bir sakıncasının olmadığına da dikkati çekerek, bu grubunun en önemli sorununun kan ihtiyacı olduğunda ortaya çıktığını söyledi.

Bombay'ın diğer kan gruplarına kan verebildiğini ancak sadece başka bir Bombay kan grubundaki kişiden kan alabildiğini anlatan Güvenç, 'Bu kanı bulma sıklığı çok düşüktür' dedi.

Güvenç, Türkiye'de Bombay kan grubuna sahip kaç kişinin olduğunun kesin olarak bilinmediğini de sözlerine ekledi.

20 Mart 2013 Çarşamba

2014-2015 Açık Öğretim (AÖF) Ders Kitapları İndir.


Açık ögretim kitaplarını açıkögretim fakültesinde okuyan ögrencilere yardımcı olmak maksadı ile bu kitapların pdf şekilde bulunan linklerini alanlarına göre Fakültelerinin tüm ders kitapları e-kitap pdf halinde yerleştirildi. Ders isimlerinin yanındaki PDF” “ simgelerine tıklayarak kitapları bilgisayarınıza indirebilirsiniz.Elimizden geldigince faydalı, kolay ulaşılabilir bilgileri sizinle paylaşmak için ekliyoruz sizden ricamız sadece yorumlarla görüşlerinizi bildirmenizdir.
Güz ve Bahar Dönemlerindeki derslerin basımı tamamlanan kitapları bu sayfada yayınlanmaktadır.

AÖF HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM DERS LİSTESİ
AÖF ULUSLARARASI İLİŞKİLER DERS LİSTESİ
AÖF OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF KONAKLAMA İŞLETMECİLİĞİ DERS LİSTESİ
AÖF SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF FELSEFE BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF TARİH BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÖNLİSANS
AÖF ADALET BÖLÜMÜ ÖN LİSANS DERS LİSTESİ
AÖF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ
AÖF SAĞLIK KURUMLARI İŞLETMECİLİĞİ DERS LİSTESİ
AÖF KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF İŞLETME BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF BANKACILIK VE SİGORTACILIK DERS LİSTESİ
AÖF MALİYE BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ
AÖF İKTİSAT BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ

18 Mart 2013 Pazartesi

Dünya'nın Dibi...

Dünyanın en derin noktası olarak bilinen yerin 11 bin metre altındaki Challenger Deep’i içeren bölgede 2010 yılında başlayan analizler, yaşam şartlarının son derece ağır olduğu koşullarda çok yüksek seviyede bakteri varlığı olduğunu ortaya koydu.

İKİ YENİ CANLI TÜRÜ
Pasifik Okyanusu’nda Guam adasının güneybatısında kalan Mariana Çukuru, yavaş yavaş sırlarını bilim dünyasına açmaya devam ediyor. Mart 2012’de yaptığı dalışla çukurun en derin noktası olan Challenger Deep’e tek başına inen ilk insan olan ünlü yönetmen James Cameron, okyanusun en derin noktasında çektiği görüntüler ve topladığı numunelerle iki yeni canlı türünün tespit edilmesini sağlamıştı.

Phys.org sitesinin haberine göre, uluslararası bir araştırma ekibinin Mariana Çukuru’nda topladığı numumeler, bölgedeki bakteri yaşamının şaşırtıcı derecede fazla olduğunu gösterdi. Deniz seviyesindeki basıncın 1,100 kat daha yüksek olduğu derinlikte yaşayan bakteri miktarının, denizin 5-6 kilometre deriliğinde yaşayan bakteri miktarından neredeyse 10 kat fazla olduğu belirtildi.

16 Mart 2013 Cumartesi

ABD'de bir seks skandalı daha


Teksas eyaletine bağlı Houston kentinde, 31 yaşındaki dans öğretmeni Amanda Feenstra, 17 yaşındaki kız öğrencisiyle eşcinsel ilişki yaşadığı gerekçesiyle polis tarafından tutuklandı.
Evli öğretmenin eşi kent dışında olduğu zamanlar kız öğrencisi ile evinde, kimi zaman da okuldaki ofisinde cinsel ilişkiye girdiği açıklandı. Amerikan medyasına yansıyan haberlere göre, Houston'daki Humble Lisesi'nde dans öğretmeni olarak çalışan Amanda Feenstra'nın öğrencisi ile yaşadığı yasak ilişki, kız öğrencinin öğretmeni şikayet etmesi üzerine ortaya çıktı. Adı açıklanmayan kız öğrencinin, liseden mezun olup çalışmaya başlamasının ardından, bir yıl boyunca ilişki yaşadığı dans öğretmeninin kendisini sürekli izleyerek rahatsız etmesi üzerine polise başvurduğu belirtildi. Genç kız kendisini tuzağa düşürülmüş olarak hissettiğini; yaşadığı yasak ilişki yüzünden utanç içinde olduğunu ve bu yüzden tüm arkadaşlarını kaybettiğini de sözlerine ekledi.
Hakkında reşit olmayan bir kişiye cinsel taciz ve alıkoyma suçlarından dava açılan öğretmen Amanda Feenstra, 30 bin dolar kefalet karşılığında serbest bırakıldı. Nisan ayı sonunda mahkemeye çıkacak olan dans öğretmeninin, yasak ilişki yaşadığı öğrencinin yanı sıra17 yaşından küçük herhangi bir kişi ile temas kurması ve internet kullanması da yasaklandı.

8 Mart 2013 Cuma

Tarkan' dan Dünya Kadinlar Günü Mesaji


Tarkan, kadına uygulanan şiddete dikkat çekerek 8 Mart'ın kutlanacak bir gün olmadığını belirtti.

İşte Tarkan'ın o mesajı:

''8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aslında takvimimizin çok derin acılarla yüklü bir günüdür ve kutlanacak bir gün de değildir bence…

Anneyi, anneliği kutsal sayan bu toplumda erkekler ne yazık ki hâlâ kadınları, kızları öldürüyor! Bu çelişkiyi anlamak mümkün değil!

Bir yandan annesini, anneliği kutsuyor; diğer yandan başka annelere, anne adaylarına işkence ediyor, dövüyor. Hatta emeklerini sonuna kadar sömürüyor. Onların özgürlüğünü ellerinden alıyor.

Kutsalla namus arasında sıkışmış bir erkekliğin zorbalığı tetikleyen hastalıklı zihnidir bu…

Öyle bir erkek zihni oluşturulmuş ki, sadece kendi var oluşunu kabul ediyor; yakınlarındaki kadınlara, kendi izni ve onayı dışında var olma, gelişme, düşünme, hissetme, konuşma şansı tanımıyor... Onaylamadığı bir durumla karşılaşınca da, zihninin doğruladığı herhangi bir gerekçeye sığınıp onlara her türlü şiddeti uyguluyor, hatta öldürüyor, bazen de diri diri toprağa gömüyor…

Bu günün kutlanması için;

Erkek zulmüne uğramakta olan bütün kadınların acılarının dinmesi, ölüm ve şiddet riskinden kurtulmaları, çocuk gelinlerin kurtarılmaları ve bütün kadınların özgürleşmeleri gerekir...

Hukukun, şiddete maruz kalan kadınları daha fazla desteklemesi gerekir...

Hepimizin, kadınlara uygulanan şiddete karşı bilinçlenmesi ve sonuna kadar savaşması gerekir...

8 Mart, ancak o zaman kutlanacak bir gün olur...
''

Ünlü Erkekler Dünya Kadinlar Günü Icin Kadin Oldu !

Ünlü erkekler, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, kadınları daha içten hissetmek ve anlamak adına yola çıktı; kadınların günlük hayatta 'normal' olarak yaşadıkları zorlukları Esquire dergisi için deneyimledi



ENİS ARIKAN
Babamı kaybettiğimiz için, annem ve ablam ile büyüdüm. Dolayısıyla onlardan; sevgiyi, dostluğu, arkadaşlığı öğrendim. Bu yaşımda iyi ne özelliğim varsa; annem ve ablamdan öğrendim dersem yalan olmaz.
Kadınların bu kadar naif olması, beni her zaman inanılmaz şaşırtmıştır.
Çekim için takma kirpik taktıktan sonra göremedim! Ne meşakkatli, ne zor işmiş meğer. Zaten takma kirpiğin takılması bir hayli sürüyor; bir de o gözünüzün üzerine verdiği ağırlık ve baskı, insanı iyice daraltıyor. Bir de kadınlar, bu kirpikleri geceli gündüzlü tüm gün kullanıyor, değil mi? Göz kapağımı aşağıya doğru ittiği için yüzde 40 görme kaybı yaşadım.



SARP LEVENDOĞLU
"Hayatıma giren şu kadınlardan, şunları şunları öğrendim" demek istemiyorum ama kadınlardan birçok şey öğrendiğim doğrudur. En yakın arkadaşım sevgilim olduğu için; ondan sakin olabilmeyi, işime en doğru şekilde hazırlanabilmeyi, bir kadını sevebilmeyi ve daha birçok şeyi öğrendim. Hâlâ da öğrenmeye devam ediyorum.
Çekim için taktığım hamile göbeğinin replikası bile bende kaşıntı yaratıp sıkıntı verdi. Allah, hamilelik döneminde olan ve hamile kalan kadınlara kolaylık versin! Sahte hamile göbeği takarak; hamilelik sıkıntılarının 's'sini bile anlamaya yaklaşamadan daraldım.

ALİCAN YÜCESOY
Kadın bana zarafeti çağrıştırır. Kadın, estetik açıdan müthiş görünen bir canlıdır!
Kadınları bir nebze anlamak için sutyen taktım ve açıkçası çok rahatsız etti. Özellikle de sırt bölümünde ve elin uzanamayacağı noktalarda sıkıntı yarattı. Düşünsenize; içinizde bir şey var ve siz ona müdahale edip hareket edemiyorsunuz. Kadınlar her dakika bunu mu hissediyor yoksa iş alışkanlığa mı dönüyor? Allah kolaylık versin...
Ama bence kadınlar, zorlukları kendileri yaratıyor. Ağda mesela... Halen ağda yapılıyor mu, bilmiyorum. Sutyen ve topuklu ayakkabı da keza öyle.
Dünya üzerinde sutyenin hiç olmadığını düşünsenize! Erkeklerin "Sutyen takın" diye bir talebi yok bence. Oje de öyle! Büyük bir zorluk gibi geliyor. Bir insan neden katlanır ki buna? Sürüyorsun, sonra da dakikalarca kurumasını bekliyorsun!

KENAN ECE
Her şeyden önce kadın; 'motivasyon' demek benim için. "Bu yaşıma kadar yaptığım her şeyi kadınlar için yaptım" diyebilirim aslında. Kadına kendini beğendirmek ve kadından takdir görmek; bir erkeği daha güçlü kılıyor.
Çekim için korse giyince fark ettim ki, nefes almakta çok zorlanıyor insan. Fena bir şeymiş! Bunu düzenli olarak kullanırsanız, nefes alıp vermeyi de düzene sokmanız gerekir. Ben normal şartlarda da öyle dara gelmekten hoşlanmam. Bu çekimde bu kadar daralmak, bana yetti de arttı bile!



MURAT BAŞOĞLU
Kadının yönetici olduğunu kabul ediyorum. Kadının yaradılışında yöneticilik var! Cem Yılmaz'ın dediği gibi; "Biz manuel'iz, onlar dijital."
Kadınların yaşadıkları zorlukları anlamak için, takma tırnak takıp kırmızı oje sürdüm. Bu eziyete katlanmak için deli olmalı insan! Ne fincan tutabildim, ne yeleğimin düğmesini açabildim, ne de telefon kullanabildim. Buna rağmen kadınlar, bu koca tırnaklar ile hayatlarına normal bir şekilde devam edebiliyor. Olacak iş değil!



ENGİN HEPİLERİ
Hayatın her alanında, kadın ve erkek arasındaki eşitliği korumaya çalışan bir adamım. Ama o eşitliği her ne kadar korumaya çalışsam da; bir yandan kadının üstünlüğü her zaman ağır basmıştır. Kadının üretkenliği, doğurganlığı ve hayatın içindeki o ince duruşu, beni her zaman çok etkilemiştir.
Sette de, evde de sürekli kadınların makyaj ya da saç yapmalarını bekliyorum. Benim saçım sarılırken, tam da bunu düşündüm. Bir saça bu kadar işlemin, eziyetin yapılması yazık değil mi? Kadınlar bu eziyeti neredeyse her gün çekiyor. Ama bunca eziyete rağmen, o doğal tazeliği kaybetmiyorlar.



MEHMET TURGUT
Kadın; bir sanatçının hem ilham alabileceği, hem de yarattığı eserlerde kullanabileceği en estetik canlıdır.
Kadınların kafaları, erkeklerden çok daha farklı çalışıyor. Kadınlar, erkeklerden her zaman bir adım önde; bunun da farkındalar. Bu yüzden, kadınlara karşı genellikle dikkatli yaklaşır ve ona göre davranırım.
Beni, zeki kadın çeker. Zeki kadının gözleri de öyle bakar. Gerisi teferruat.
Çekim için bana makyaj yapılıp bittiğinde; beklediğim kadar garip hissetmedim aslında. Ama fotoğraf son halini aldığında, işte o anda garip hissettirdi. Her gün o makyajı yapıp nasıl temizlediklerine hâlâ inanamıyorum. Kadınların işlerinin zor olduğunu düşünüyordum; şimdi, çok daha zor olduğunu biliyorum.

HAKAN ERATİK
Sadece doğurgan olması bile kadınların hayatın ta kendisi olduğunu gösteriyor.
Hayatımda ilk kez topuklu ayakkabı giyiyorum; zor bir işmiş. Ama topuklu ayakkabı, bacakları ince ve uzun göstermesi, kalçaları yukarıya kaldırması ile kadınları çok estetik gösteriyor.
Meğer "Her güzelliğin bir bedeli vardır" lafı çok doğruymuş ve gerçekten kadınlar için söylenmiş.



SÜMER TİLMAÇ
Hayatta ne öğrendiysek, kadınlardan öğrendik ve öğrenmeye de devam ediyoruz. Hatta tüm öğreneceklerimizi öğrensek de artık tekâmül etsek! Hayatında doğru kadın olmayan erkeğin gelişmesi, büyümesi zordur; hayatı boyunca doğru ilişkiler kuramaz. Kadınlar, erkeklerin eğitmenidir.
Ben, kadınları hâlâ çözemedim. Fakat kadınların erkeklerden çok daha güçlü olduğunu öğrendim. Hem de o kadar güçlü ki; hani "Bir o kadar da yerin altında var" derler ya, aynen öyle. Kadınlarınkinin yanında erkeğin gücü, göstermeliktir.
Erkek, aptaldır. Tarihteki iyi casusların çoğunun kadın olduğunu düşünürseniz, bunu daha iyi anlarsınız. Bir kadının bir erkeği kandırması o kadar kolay ki; o yüzden bize acıyın ey kadınlar!






8 Mart 8 Kadin - "O ben olabilirdim" dediler..

 
 
 
"8 Mart Dünya Kadınlar Günü" kapsamında gerçekleştirilen ve ünlü 8 kadın sanatçının öldürülen 8 kadını canlandırarak kadına yönelik şiddete toplumsal dikkat çekmek için hayata geçirilen "8 Mart 8 Kadın Projesi'nin tanıtım programına katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, yaptıkları çalışmalar neticesinde geçen yıl 177 olan ölüm sayısının bu yıl 155'e düştüğünü söyledi. Bakan Şahin, "Biz her türlü şiddette olduğu gibi kadına yönelik şiddeti de lanetliyoruz" dedi.

Zeytinburnu Belediyesi Aile Kadın Destekleme ve Engelliler Merkezi (AKDEM) tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, kadınlara yönelik şiddete dikkat çekmek için ünlü isimlerin de desteğiyle gerçekleştirilen "8 Mart 8 Kadın" Projesinin tanıtım programı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in katılımıyla gerçekleşti. Çırağan Saray'ında ünlü televizyoncular Fatih Portakal ve İnci Ertuğrul'un sunumuyla gerçekleştirilen programa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in yanı sıra Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun eşi Gül Mutlu, projenin yüzlerinden Burcu Esmersoy, Songül Öden, çok sayıda kadın katıldı.







"Sevginin yerini şiddet almasın" sloganıyla kadınların yaşadığı şiddete toplumsal dikkat çekmek

ve şiddeti önlemek için bilinç oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen proje kapsamında ünlü sanatçılar Hülya Avşar, Meltem Cumbul, Songül Öden, Nur Fettahoğlu, Burcu Esmersoy, Bergüzar Korel, Ezgi Mola ve Dolunay Soysert, eşlerinden ve ailelerinden gördükleri şiddet sonucu hayatlarını kaybeden 8 kadını temsil etti. Ünlü isimler, özel makyaj ve kostümlerle fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut'un objektifinden çıkan fotoğraf kareleriyle öldürülen 8 kadını canlandırdı. "O ben olabilirdim sanatçılar" diyen ünlü sanatçılar, yerine geçtikleri kadınların hayattaymış gibi onların duygularını anlatan mektuplar yazdı.

"BİZ HER TÜRLÜ ŞİDDETTE OLDUĞU GİBİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DE LANETLİYORUZ"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kadına yönelik şiddeti eleştiren sözlerine yürekten katıldığını belirterek, " Kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali olarak görüyoruz. Kadına yönelik şiddeti bir halk sağlığı sorunu olarak görüyoruz. Kadına yönelik şiddeti ilerlemenin, büyümenin, önünde büyük bir engel olarak görüyoruz. Sayın Başbakanımızın dün grup toplantısında söylediği gibi ' Biz her türlü şiddette olduğu gibi kadına yönelik şiddette de lanetliyoruz' dedi. İşte bu anlayışla, bu temel felsefe ile bir taraftan şiddetin olmaması için neler yapılabilir bir taraftan da olduktan sonra geriye kalanların mağduriyetini giderebilmek için neler yapılabilir diye düşünüyoruz" diye konuştu.

"Önce hukuk devletinde çıkarılabilmesi gereken bütün yasaları Anayasa başta olmak üzere çıkardık" diyen Bakan Şahin, kadına yönelik şiddeti önleme kapsamında yapılan çalışmaları anlatarak, şunları söyledi; "Yaşanan olaylardan sonra Türk Ceza Kanunu çıkmadan önce özellikle terör ve namus cinayetlerinde birçok indirime gidiliyordu. Çevre baskısı, töre baskısı, etkiler deyip 2 yıl ceza alıp çıkarken bugün artık yapılan değişimlerle en az 15 - 20 yıl cezalar alınarak cezalar ağarlaştırılmıştı. İkincisi geçen yıl 8 Mart Dünya Kadınlar gününde biz aile de kadına yönelik şiddetle ilgili özel bir yasa çıkardık. Bu yasayı çıkartırken de İstanbul Anlaşması dediğimiz ve bugün Uluslararası Avrupa Konseyi'nde en önemli anlaşmayı çekincesiz olarak ilk imzalayan hükümet ve devlet olduk. Arkasında iç hukukumuzu da buna göre dizayn ettik. Kadına yönelik şiddeti nasıl önleyeceğiz, nasıl cezalandıracağız anlamında çok temel önemli bir yasayı sivil toplum örgütleriyle ve bu işten damdan düşenlerle bir araya gelerek başardık. Kadın sığınma evlerinin kapasitesini son 1 yılda 48'den 113'e çıkardık. Yatak kapasitesini bin 100'den bin 500'e çıkardık. Şiddet izleme merkezlerimizi geliştiriyoruz. Ama bunlar olmasın diye önce çalıştığımız şey kadının birey olarak güçlenmesidir. Kendi hayatı ile ilgili söz sahibi olmasıdır."

"ŞİDDET KONUSUNUN VAROLDUĞUNU KABUL ETMEK GEREKİYOR"



Bakan Şahin, Bakanlık olarak şiddeti önlemek için eğitim, istihdam ve ekonomi dallarında ayrı ayrı çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek, "Bu uzun soluklu mücadele de eğitim, istihdam ve ekonomik güçlenmeyi 3 ayrı bacakta yürütüyoruz. Kadınımızın örgün eğitimde kalma sürecini sürekli uzatıyoruz. Temel eğitimde kızlarımızın ve erkeklerimizin eşit bir şekilde temel eğitimden istifade etmesini başardık. Kızlarımız ve erkeklerimizde yüzde 98 oranında başarıya ulaştık. Orta eğitimde arada ki fark çok azalmıştır. Temel hedefimiz 12 yıl boyunca zorunlu eğitimde kız çocuklarımızı ve erkek çocuklarımızla beraber temel eğitimin içinde tutmaktır. O yüzden yoksulluktan dolayı çocukları okutamıyorsa eğer destek verdik. Kız çocuklarına erkek çocuklarından daha fazla mali destek verdik. 3 milyon anneyi bu destekten istifade ettirdik. Bir taraftan sağlık imkanlarıyla ilgili kısımda sağlıkta dönüşüm sosyal güvenlik kurumunda ki değişimle kadınımızın sağlığa ulaşmasını çok önemsedik. Kadının güçlenmesinde bir taraftan kamu olarak, bir taraftan sivil toplum örgütleriyle organize ederek yolumuza devam ediyoruz. Bu uzun soluklu bir mücadele akşamdan sabaha düzelmeyecek. Meselenin özünde şu var önce konunun var olduğunu kabul etmeniz gerekiyor" diye konuştu.

"2008 yılında Sayın Başbakanımızın çıkardığı genelgeden önce kadına yönelik şiddet kurumsal bir sorun toplumsal bir sorun olarak kabul edilmiyordu" diyen Şahin çıkan genelgeden sonra kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olarak algılandığını söyledi. Bakan Şahin, "Önce sorunun var olduğunu kabul edip halınızın altını açmanız gerek. Halınızın altından çıkanları temizleme gücünü azmini ve kararlığını göstermek zorundasınız. Şimdi bu gördüğünüz davaların hepsinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak tarafız. Birebir gidiyoruz. Hukukçularımızla mahkemelerde birebir müdahale ediyoruz. Kanunun bize verdiği bütün yetkileri kullanıyoruz. Bunlar olmasın diye birebir İçişleri Bakanımızla, Adalet Bakanımızla, Milli Eğitim Bakanımızla birebir çalışıyoruz. 2 gün önce bunu yapmadığı için 1 polisin ceza aldığını ve terfisinin durdurulduğunu biliyoruz. Bu olaylardan bir tanesinde tutuksuz yargılama kararı verdiği için sayın Başbakanımız bunun kamu vicdanını zedelediğini söyledi. Tabi yargı bağımsızdır.

Lakin verilen kararında kamu vicdanında bir karşılığı olması gerekir.Temel olarak doğan her kişinin cinsiyetine bakmadan ülkenin bütün imkanlarından istifade ettiği bir Türkiye'yi yakalamak zorundayız" şeklinde konuştu.

BAKAN ŞAHİN: "GEÇEN YIL 177 OLAN ÖLÜM SAYISI BU YIL 155'E DÜŞMÜŞTÜR"




Kadına şiddetin eskiden beri var olduğunu belirten Bakan Fatma Şahin, "Rahmetli Mehmet Ali Birand'ın son yazısında söylediği ' Aslında biz gençken de bunlar vardı. Ama biz bunları algılamadık, görmedik. 3 maymunu oynadık. Toplum olarak bunların çok daha görünür olduğunu görüyoruz.' dediği son köşe yazısında verdiği mesajdır. Onun için temel eğitimden başlamak üzere kadının ve erkeğin birbirinin temel eşitliğine inanan temel dersleri koyuyoruz. Yetişmiş erkeğe ulaşmak için er ve erbaşlarımıza, kız çocuklarımızın erken yaşta evlendirilmemesi, kız çocuklarının okutulması için neler yapılması gerektiğini çalışıyoruz.

Jandarmaya temel eğitim koyduk. 70 bin polis eğittik. 65 bin sağlık görevlisini eğittik.17 bin din görevlisini eğittik. 25 bine yakın bu konuda karar vericilere eğitimler verdik.

Koruma tedbirlerimiz çoğalacak. Geçen yıl 177 olan ölüm sayısı bu yıl 155'e düşmüştür. Hedefimiz bunu sıfırlamak. Şiddetin panzehiri sevgidir,

sorumluluktur, empatidir, hoş görüdür. Biz bütün gücümüzle devam edeceğiz diyorum" dedi.

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, öldürülen kadınlara rahmet dileyerek, projede emeği geçenlere teşekkür etti. Başkan Aydın,

"Umarım bunlar son olur bu ve benzeri şeyleri bir daha yaşamayız" dedi.

PROJENİN SİMALARINDAN BURCU ESMERSOY GÖZYAŞLARINI TUTAMADI





"Böyle bir projenin içinde olmak istemezdim" diyen Songül Öden, "Kadına yönelik şiddet bir terör eylemi halini aldı. Kadın haklarını konuşamıyoruz. Kadının yaşam hakkını konuşuyoruz. Daha oradayız. Korkunç bir ikiyüzlülük içindeyiz. Hiçbirimiz üzerimize düşen görevi yeterince yapmıyoruz. Kendisine ve çocuğuna sahip çıkmaya çalışan bir kadın koruma talebi almasına rağmen öldürülüyorsa hakikaten herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor" şeklinde konuşurken; projenin diğer simalarından Burcu Esmersoy ise, canlandırdığı Şefika Etik için kaleme aldığı mektubu okuyunca gözyaşlarını tutamadı.